2010 | Ercan Kazaz; WRC ve Tosfed nereye koşuyor?

Ben, 1980’lerin 90’ların Günaydın rallilerini yaşayan ve o yıllarda birazda umutsuz bir şekilde Dünya Ralli şampiyonası hayalini kuran bir otomobil sporu tutkunu olarak, Mümtaz Tahincioğlu federasyonunun ralliye en büyük katkısı olduğunu düşündüğüm WRC Feribot’u 2003 senesinde Antalya limanına yanaşırken gözyaşlarını tutamayanlardan biriyim.

Aynı zamanda 1989 senesinde bir sömestrlik okul paramla ve ev kiramı Portekiz’de dünya şampiyonasında yarışmak için harcayan ve o sömestri bir arkadaşımın yanında sığıntı olarak yaşayan bir tutkunum. Ürdün’de yaşananları ve arkasından İstanbul yarışını yaşadıktan sonra neden kendimi bu kadar paralamışım demekten kendimi alamıyorum…

İki hafta önce Ürdün’de yaşanan taktik adı altında olayları gördükçe ve FIA’nın Loeb’ü ve Citroen’i durdurmak amacıyla ters sıralama formülünden vazgeçildiğinden beri en iğrenç takım oyununa yine FIA’nın komiserleri bir dur diyemediyse, ‘vay bu Dünya Ralli şampiyonasının haline!’ demekten kendimi alamıyorum.

Formula 1’de takım arkadaşları aralarında yer değiştirmeye yeltenseler ceza yağdıran FIA, nasıl oluyor da Ford’un başını çektiği ve daha sonra Citroen’in de arkasından bu iğrençliğe ayak uydurduğu ‘son gün taktiklerine’ nasıl müsaade ediyor anlamak mümkün değil. Ama esasında WRC’nin ne kadar zavallı bir durumda olduğunun kanıtı, Rally of Turkey WRC kayıt listesinin kendisi değil miydi?

Bizler eskiden WRC otomobille ilk 10 hayali kurarken, ülkemizdeki yarışta Bonus Parkur Racing pilotu Fatih’in derecelerine geçemediği etaplara makul zamanlar ekleyin, bakın bakalım kaçıncı olmuş? Ne acıklı değil mi aslında?

Ulusal şampiyona yazmayacağım demiştim ama diğer taraftan bu sene yarışan araçları ve isimleri görünce hepinizin yüreği benim gibi pır pır etmiyor mu, a dostlar? Hepiniz etapları doldurmayacak mısınız, bu kadar ciddi bir rekabet için? Bu ne imiş böyle? Ne bekleniyormuş, bu kıvılcım için? Her ne idiyse, aman tahtaya vuralım ve kırk bir kere maşallah diyelim.

Bu arada da taşımızı gediğe koymadan da geçmeyelim; ey yöneticiler, ne olurdu, bu kulunuzu 2002 yılının sonunda dinleseydiniz de, şu WRC arabalar illetini zamanında yasaklasaydınız? O günden bugüne IRC’de bizi temsil edecek pilot sayısı kaç olurdu bilir misiniz? O zaman sporcu mu desteklenirdi, yoksa sportif değeri olmayan coverage safsatası mı, hepimiz göstermez miydik? Ahh ahh, neyse artık benim de bir sakalım var, belki yazdıklarımı okuyanlar biraz daha fikirlerimize değer verirler.

Bu arada, bu sene şampiyonaya start alanlar listesinde kimsenin sihirli bir formülü veya bir çabası yok, sakın kimse böbürlenmeye kalkmasın. Ne varsa yarışmacılar ve onları destekleyen sponsorlarında var. Onlar haricinde kimse boşuna kendini bir şey yaptım sanmasın, zaten bunu önceki yazılarımda da yazmıştım.

Sanmasınlar ki kuşa çevrilen ulusal yarışlar rekabeti ve otomobil parkını arttırdı. Yapılan bu kuşa çevirme yarışa giden ekiplere sadece bir gün kazandırdı. Tek söylenecek iyi şey, takımlar toplantısında ortaya atılan ve bence WRC’yi arabasızlıktan kurtarmak adına bulunmuş en önemli çözümdür. Ama üstü hikayedir.

O sprint rallilerde bu sene parçalanacak arabanın haddi hesabı yoktur. Ve bunu hesaba kattığınızda en pahalı sezona doğru giriyoruz hepinizin haberi olsun. Mehmet Besler’le Serkan Yazıcı’nın başına WRC’de gelenler herkesin başına gelebilir ve 8 etaplık sprint yarışlarda gelmemesi şaşırtıcı olur. Diğer taraftan WRC’nin 3 gün 3 ayrı ulusal ralli projesinin yarısını uygulayıp yarısını uygulamayan yönetimin yaptığına ne denebilir?

Toplantıda konuşulanlara maalesef inanıp araçlarını yarış gecesi sınırsız servis süresiyle yenileyeceğini sanan ve bu yüzden aslında her bir günü olması gerektiğinden daha sprint yarışa Ulusal kayıt yaptırmış biz zavallıların da zavallısı grubu WRC’ye kayıt etmeyip aynı paraya yokmuşuz muamelesine tabi tutup, bir de % 10 eksik puan neden verilmektedir? Denebilinir ki, ‘kardeşim bunu başta reglemanlara yazdık, beğenmiyorsaydınız WRC kaydı yapsaydınız.’ Amenna!

Ayrıca yarışta gerçek en hızlı Türk pilotun 15 dakika arkasında en iyi Türk pilot ilan etmek ve gerçek başarıyı görmemezlikten gelmek, sadece bize has bir yaklaşım olabilir. Bu sporu yakından takip eden herkes eminim ki Bonus Parkur Racing pilotu Fatih Kara’nın bu yarışın gerçek en iyi Türk pilot olduğunu inkar edemezler. O zaman neden bunu görmemezlikten gelinmiştir?  Hadi bu da reglamanda vardı derlerse, buna da peki.

Ama eminim ki yıllardır eleştirdiğim bu arkadaşlar hakkında ne kadar haklı olduğum, yarış ve sonrasında puanlamada yaşanan değişikliklerle tekrar kanıtlanmıştır. Kural çok açıktır: “Türkiye Ralli Takımlar Birinciliği Takım lisansı ile yarışan tüzel kişilikler, Türkiye Ralli Şampiyonası’na dahil dokuz (9) yarışın (WRC Türkiye Rallisi ulusal serisi üç yarış sayılmak üzere) yedisinin (7) puanını taşıyabilir. Yurt dışından puan getirme uygulanmaz.”

Yani WRC kayıtlı pilotlara uygulanan %10 fazlalık uygulanabilir diye bir madde yoktur. Ama bu baylar keyfi olarak takımlar birinciliğinde de böyle bir uygulamaya gitmektedir.

Neye dayanıyorlar? pilotun aldığı puan 1.1 ile çarpıldığında, takım da bu orandan faydalanıyormuş. Yok arkadaş öyle bir şey. Bunu yazmamışsın, o zaman uygulayamazsın.

Ayrıca takımlar puanı için sadece takım kaydı olanlara zaten yeni bir klasman yapıyorsun. Pilotlarda buna açıklık getirmişsin uygularsın ama takımlarda yapamazsın. Çünkü kuralında yok. Karnından kural uyduramazsın. Uydurursan ne olur bir düşün…

Bu %10 bonus sadece pilotlar şampiyonası için geçerli kılınmıştır ama zaten yapılan son düzenlemeler sonrasında ulusal seride yarışan pilotların bir avantajı olmadığı gibi tam tersine zaten ciddi dezavantajla yarışmışlardır. Bu yüzde 10’un konması bile tartışılır hale gelmiştir.

Bu spora yapılan yatırımı kaçırabilecek bu tarz uygulamalardan derhal vazgeçilmeli. O Antalya uçak yolculuklarında değişen kurallar, tur bile sayamayan zihniyetlere geri dönülmemeli. Bir kural nasıl yazıldıysa öyle uygulanmalı.

WRC’de süper ralli sayesinde puan tablosunda yer alan bir sürücünün hakkı nasıl yenilmemeliyse markalar şampiyonasına da WRC’ye kayıt yaptırdı diye yurt dışından puan getiremeyen takımlar birinciliğine ekstra %10 puan verilmemeli. Ama davulda tokmakta başkasında olunca, biz ne kadar eşelesek boş tabi.

Son olarak ta ben geçtiğimiz haftalarda burada ulusal konuları yazmayacağım, aile içinde çözeceğiz deyince, Aydın bana sitem etmiş, ‘bu sitede aile dışı kimse yok’ demişti. Onu haklı bulduğumdan içimde kopan bu fırtınayı buraya yazmalıyım diye düşündüm.

Yani ne ben, ne de emin olun zorla takım lisansı aldırılanlar, ne de hakkı yenen takımlar sessiz kalmayacağız, siz de kalmayın.. | İlk yayın; 24 Nisan 2010 : 14.30 Ralli Ajansı | 26 Nisan 2020 : 22.00

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Arşiv

Go To Top