Offroad ‘aşı’ tuttu!

Sakarya’ya gitmeden önce, Bodrum’dan yazdığım..

“Yeşeren Umutlar” başlıklı 76 satırlık..

470 sözcük ve 3658 harf içeren yazımın,

‘tek satırı’ çok ses getirdi. Ne demiştim;

“Acaba, üzerine ölü toprağı serpili Offroad, yeniden canlanacak mı?”

Zaten, sırf bunu gözlemlemek adına..

Pazar sabahı, daha kargalar bile kahvaltıya geçmeden..

Bodrum’daki Rally Halikarnassos programımı bir gün kısaltım..

Ve, sabah 5.50 uçağını yakalayıp, İstanbul’a kanat çırptım!

Bir saatlik hazırlıktan sonra da 1,5 saat direksiyon sallayıp..

Sakarya Korucu’daki parkura ulaştım.

Yorgunluğu değdi mi? derseniz, hem de fazlasıyla derim..

Evet, üzüldüm, Bodrum’daki seyirci etabını kaçırdığıma..

Oradaki dostların kupa kaldırma gururlarına tanık olamadığıma..

Bodrum’un hoyrat rüzgarına ve yakıcı güneşine karşın..

Mistik ortamına, Anatolia ekibinin misafirperverliğine..

Edecek tek kelime de yok, fakat..

Ajans için gerekiyorsa, böylesi ani atraksiyonlarda şart.

Zahmetsiz emek olmaz der, büyüklerimiz.

Şikayetim yok, sadece bilgi paylaşımı için bu satırlar.

Sakarya’da, ilk şok’u, parkura attığım ilk adımla yaşadım.

Uyarı üzerine, parkurdan yarış merkezine yönelip..

Günlük yelek ve kart almaktı amacım.

Dediler ki, ‘yelek te kalmadı, kart ta’..

Mübarek fırıncıdan ‘ekmek kalmadı’ demesi ne kadar abesse..

Bu yanıt ta tam bir şok oldu bana..

İçimden geçirmedim değil; “ilgi süpermiş yani!”

Sandım ki, etapta sağım solum sobe; düştüm, yelekler cenneti’ne..

Boyunlar, kart renk kardeşi herhalde!

Fakat, 2-3 yelek anca gördüm, onlarda arka ceplerde..

Tek biri, hakkını verip boynundan geçirmişti.

Merkezdeki arkadaş, hatırlamıştı hemen beni..

Geçen sene, aynı yarışa ulusal yeleğim var diye diretmiş ve..

İnatla vermek istedikleri günlük yeleği almamıştım o vakit.

Hatırlattı nazikçe, ama ekledi; “bu kez yelek maalesef kalmadı”

Üç gündür Bodrum’a düştüğümden, acaba ne kaçırmıştım?

Yelekler pazarına nur mu yağmıştı?

Yirmi yelek gelmiş, merkeze..

İlk gün (cumartesi) kapanın elinde kalmış.

Sanmayın ki, medya sabahı dar etmiş, erkenden kuyruk yapmış!

Sanırım, eline kamera kapan, etaba girebilmek adına, medya postuna girip..

Bırakmamış orta yerde bir tane bile..

Lahavle çekip, çıktım ama odadan çıkarken gözüme takıldı..

Boyunduruk kapıp bari dedim, o da nafile..

Medya kartı da kapanın elinde kalmıştı.

Bu durumda, etapta 50’ye yakın medyacı görmem gerekir diye içlenirken..

Görevli arkadaş ile anlaşıp, hayatımda ilk kez, VİP kart kaptım boynuma!

Etapta daha biz dikkatli gözle aradım, fakat..

2 özel kamera ile 5 fotoğrafçı dışında gözüme takılan olmadı.

Ya, cumartesi, hepsi birden inmişti pazara..

Ki, orman etabına gitmek çok sevdalı bir iş olmadığı için mantıklı gelmedi.

Ya da, dediğim gibi, etaba girmek için pasaport gibi görenler..

Yelek ve kartları kapıvermişti.

Şüphesiz, her isteyene verilesi bir malzeme olmamalı bunlar..

Fakat, ‘ben medyacıyım’ diye her sarf edilen söz ile de dağıtılmamalı..

Derdim ne yelek, ne de karttı.

Aklım da etaptaydı, kaptığım gibi VİP’i girdim etaba.

Bu arada, sezonun ilk ulusal off yarışı da yapıldı bitti, ama..

Federasyon hala 2018 medya akreditasyonu açıklayacak inşallah!

Geçen yıl yanılmıyorsam 130 kişilik liste vardı, ki..

Bence, yarısı parkura bile uğramadı..

Bu sene ise akredite listesi fena rötar yaptı..

Herhalde, federasyondaki ekip çok yoğun (!) çalışıyor..

Bu konuda son ek, ajans ve dergi olarak bu sezon ulusal akrediteye başvurmadık!

İlk sebep, bu yazdıklarımın bir sonucu.

Medya yeleği ve akreditasyonu bu kadar sebil olmamalı.

Fotoğrafçı, videocu, ‘müşteri odaklı’ çalışanlarla, medya ayrı tutulmalı.

İkincisi, akredite edilirken alınan mail adresleri..

Pr’cılar için hint kumaşı gibi görülmemeli.

Bir sezonda atılan postaların abartmasız yüzde 90’u kel alaka!

Listeyi kendi portföyüne ekleyen..

Çin malı medya postası bulmuş gibi salladı durdu postalarını.

Otomobil sporu ile ilgilisini bırakın, otomobil sektörüne de razıyım ama..

Parfümcüsünden inşaatçısına, bin çeşit müşterisi için bir paragraf yazan pr’cılar..

‘yakın ilgi gösterilmesi ricası..’ ekleyerek postalarını şutlayıp durdular.

Topa vurdu ama hangi kaleye, hangi maçta bakma zahmetine bile bakmadan.

Alakasızlara şahsen yanıt vermekten bıktığım gibi..

Federasyona da servis veren ve listeyi..

‘Müşterilerinin’ kullanımına açmayı sorun görmeyen..

Şirket ile de onca konuşma sonrası..

Siz istemediğiniz sktörü kapatabilirsiniz’ sözleri bayılttı beni..

Bin küsur müşterisini tek tek kapatacağım, ne için?

Bize mail atmasınlar diye! Yeni bin tane olmayacağı ne malum.

Kaldı ki, konu dışı ürünlerden maillerden bize ne?

Kazanç o şirketin, zahmeti bize..

Sistemleri buysa, onların olsun biz yokuz.

Çıkartın bizi tamamen listenizden, dedim o gün..

Posta kutumuzda bir ferahlık, bir ferahlık..

Arada kaynayan federasyon oldu, onun da musluğu kapandı haliyle..

Çok ta kayıp değildi zaten, basma kalıp bültenlerinden bay gelmişti.

İstediği medyada çıkıversin aynı bültenler, biz eksik kalalım.

İşte bu da, bizim bu yıl akredite olmama sebebimiz.

Gideceğimiz yarışlarda, medya masasına uğrayacağız..

Kapanın elinde kalmamışsa yelek ve kartlardan..

Alıp, günlük günlük kullanacağız.

Olmazsa da sorun değil, seyirciler arasından işimizi yaparız.

Çünkü, yelek ve kartların, yaptığımız işe zerre katkısı yok.

Maça gitmiyoruz ki, basın tribününe girmek için ihtiyaç duyalım.

Otomobil sporu bu, arazi işi, gönlü olan işini her koşulda yapar.

Bu satırları yazmak yoktu aklımda elbet, aktı yine..

Bu konu, Sakarya’da Federal temsilcilerle (Metin-Öcal) başka konuları konuşurken..

Ayak üstü, gündeme geldi ilettim. Yukarıdaki gerekçeleri ile..

Gerçi konunun birebir sorumluları değildiler ama, sağ olsunlar..

Dinleme nezaketi gösterdiler..

Hak vermelerini de beklemedim.

Bu satırları buraya getiren konu, aslında Öcal’ın bir lakırdısıydı.

Merkez yolunda, uzaktan ‘konuşacağım var’ dedi.

Akşamüstü yine yolumuz kesişince sordum bunu..

Sandım ki, bu yarışın kayıt listesini ajansta yayınlamıştık..

Ardından çarşı Pazar karışmıştı, herhalde bundan bahsedecek..

Dese, bir laf, hazırdı, bir kamyon bende!

Ama söyledi sıkıntısını, meğer konusu başkaydı..

Benimyeşeren umutlar’ başlıklı yazının, bir satırı..

Acaba, üzerine ölü toprağı serpili Offroad, yeniden canlanacak mı?

Bu cümledeki ölü toprağı serpilmesine takılmışlar..

Olabilir, herkes aynı görüşü paylaşacak değil fakat..

Bu diyalog bile özlem duyulan bir ayrıntı, benim için, çünkü;

Diyalogsuz bir toplum olduk, ‘kim diye’, ‘kim söyleye’, yaşıyoruz öylesine.

Offroadun son dönem iki üst düzeyinin eleştiriye karşı yaklaşımları..

Diyolağa açık yapıları ve dinleme meziyetleri için, bir kez de..

Bu satırlardan huzurlarınızda kendilerine teşekkür ederim.

Özlem duyduğum bir meziyetin üstüne toprak serpmek istemem

Ki, offroadun istüne de ben kürek sallamadım!.

Geçen yılın yarışlarına bakın, kayıt sayısına, rekabetine ilgiye vs..

Ölü mü, canlı mı siz karar verin.

Şunu da anladım ki, ben offroad derken, ulusalı kastetmiştim..

Ve de baja’nın, trial’in trendlerini ayrık tuttum..

Onlarsa offroad denince hepsini bir arada gördüklerini söylediler.

Bu yüzden, benim ulusala yaptığım benzetme, kendilerinde, ters algı yarattı..

Haliyle de itiraz ettiler. Yine de aynı görüşteyim, söyleyeyim..

Dün, ulusal offroad dibe vurmuştu.

Kendilerine de söyledim, yazıda da belirttim..

Bugünü kendi gözlerim ile görmek için üşenmedim..

Kalktım Bodrum’dan Sakarya’ya geldim.

Sonuç itibari ile, ulusala offroada yapılan ‘takım’ aşısını tutmuş gördüm.

Şampiyonların sahada kalmaları kadar, geri dönenlerin olması da artı..

Bir de, takım destekleyen belediyelerin seyirci anonsların kullanımı süperdi..

Hemşehri lakırdısını seven milletiz vesselam..

“Şehrimizden..” dendiğinde alkış, ıslık bir tufan..

İyi gaza geldi seyirci. Anonslar hedefine ulaştı.

Alkışların uğultusu illaki araçların içlerinde kulakların pasını almıştır.

Sporcuya pozitif etki yaptı hiç şüphesiz.

Geldiğime değdi, demiştim.

Gittim, gördüm, diyorum ki; bu aşı tutar!

Bu offroad bir-iki ince ayar ile yine coşar.

Ama, servis alanındaki anlık coşkulara da bir dizgin gerekiyor, ki..

Buna da tedbir alınacağına dair bilgilerim var, içim rahat.

Şimdi müsaade, buraya kadar okuyanlara teşekkür ediyorum.

Yarıda kesip zaplayan olduysa da kimseye kırılmam, çünkü..

Uzun oldu, konu konuyu açtı, hesap kitap şaştı.

Daha bir sürü konu varken sırada, bu yazı aradan çıktı.

İki yarış aynı hafta sonu olunca, içerik kabardı…

İki günden iki bine yakın fotoğraf ayıtlanarak, formatlanacak..

Bloglarımızdaki sporcuların fotoğrafları ve videoları işlenecek.

Yapacak çok işim var daha, kalın sağlıcakla..

Aydın Hoşgör | 23 Nisan 2018 : 14.00

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Arşiv

Go To Top