Mutluyum…
Yarış çok başarılı falan diye değil..
“Başarı” baktığınız yere göre değişecek göreceli bir kavram ne de olsa.
Ralli gibi ralli olduğu için mutluyum.
Bunu camiamızın dışından birisine anlatmak zor.
Ama siz ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsunuz, biliyorum.
Ralli, gerçekleştirilebilecek en zor operasyonlardan birisi..
Çok güçlü, çok tecrübeli, çok bilgili bir ekip ister..
Hem de her şeyin yolunda gitmesi şartıyla.
Aksilikler baş göstermeye başlarsa, işte o zaman ihtiyacınız değişir.
Gözünüz kapalı, her şeyinizi emanet edeceğiniz dostlara ihtiyacınız olur.
Ben çok şanslıyım.
50 ton beton bariyeri her sabah dizip, her akşam geri kaldırabilecek..
İşine gücüne, hamile eşine, kucağındaki çocuğuna, uykusuzluğa, yorgunluğa rağmen..
Büyük bir fedakarlıkla ANOK için çalışan, bu spor için çalışan dostlarımız var.
Bunu lafın gelişi söylemiyorum.
Ben otomobil sporuna safety olarak başladım yıllar evvel.
Bugün etapta olan bir çok kişiyle yıllarca omuz omuza çalıştık..
Birlikte yedik, birlikte uyduk.
Her biri benim için çok değerli dostlar.
Yarış öncesi yaptığımız toplantıda çok konuşmuştum..
Ama bugün aklımda olan tek bir şey var.
“Bu iş hallolacaksa, siz halletmeyecekseniz de kim halledecek?”
“Eğer olmayacaksa da, halledemeyen siz olun.”
“Çünkü size rağmen olmazsa bilirim ki, bu işin oluru yokmuş.”
Bu iş halloldu, hem de tam tasarlandığı gibi halloldu.
Çünkü dostlarım oradaydı.
Elbet eksikler vardı, elbet sorunlar vardı, ama..
Nihayete gelindiğinde herkesin yüzünde tebessüm vardı.
Rahmetli Mazhar abi, “ayılar” derdi bize, Ankara Ayıları.
Bırakın gocunmayı, gurur duyardım bu tabirden.
Zamanla Ankara Ayıları mevhumu yok oldu.
Ta ki 41. Hitit Rallisine kadar…
Koskoca bir TRŞ yarışını, deplasmandan tek bir isim olmadan organize etmeyi başardık.
Nasıl mı?
Ankara Ayıları sayesinde.
Sizi tanıdığım için çok şanslıyım. İyi ki varsınız…
Hepinize mutluluklar dilerim.