Bir Bodrum hikâyesi…

Sezon henüz açılmadan yollara düştük.
Hazır trafik yokken, bir çıkalım dedik…
Parkuru özenle hazırlayıp…
Akyaka sahil yolundan Bodrum’a gitmeyi…
Denedik.
Akbük köyüne kadar sorun yoktu.
Denize paralel vıdı-vıdıları zevkle aştık.
Akbük’e inmeden ormana sapmak gerekmiş…
Ortada resmi bir tabela yoktu?..
Dönüp saptık içeri.
Dağlar içinde manzarası değişken bir yol…
Ören, elektrik santraline kadar sürdü…
Tabelasızlıktan, sağdaki köprüye sapınca…
Milas’a gittiğimizi anlayıp geri döndük.
Santralin önünden düz devam ettik.
Her şey yolunda gidiyor derken…
Asfalt süspansiyonlu, yere yakın aracım ile..
Kazılmakta olan orman yoluna dalmaz mıyız?..
Bir anda, dozerler, kepçeler, damperliler, falan…
Feleğimiz şaştı arkadaş…
Kayadan kaç, çukura düşme, tümseğe vurma…
Diyerek, yaklaşık 200 km. yolu bitirdiiik.
Asfalta ulaştığımızda, zaten Bodrum’daydık.
Hatıralarımızın yattığı Bodrum’da.
Konaklama yerine konuşlandıktan sonra…
İlk işimiz, çok sevdiğimiz Gümüşlük’e gitmek oldu.
Önce güneşi batırdık, yola öyle çıktık.
İçimizi sevinç kaplamıştı ki… Ansızın hüzün dolduk.
Ünlü Gümüşlük koyu veya limanı, bomboştu?
Gözlerime inanamadım ama gerçek buydu.
Önce Mimoza’ya kadar yürüdük.
Yine muhteşemdi.
Sonra, alternatif yöne doğru gittik…
Sahil şeridi Kadıkale’ye doğru bir hayli gelişmişti.
Belediye’de peşin 8.50 TL ödeyip, 2 Türk kahvesi içtik.
Yüzümüze bakan bile olmadı koca sahil kahvesinde.
Vaktiyle yer bulamadığımız otopark bile tenhaydı.
Tekrar yola düştük.
Turgutreis’e bel bağladık ama orası da boştu.
Gündüz biraz araştırdım da…
Turizmdeki boşluğu Rus aileler dolduruyordu…
Biraz da, emekli olmuş batılı yaşlı çiftler.
İyice pesimist olmuştuk ki…
Ramazan’ın bitimi ile canlanacak iç turizm…
Hatırımıza gelince…
Tek umudumuz ve tesellimiz oldu.
Sıra sıra dört kapılı, 5 kişiyle dolu araçlar…
Yerli plâkâlar, tepede port bagajlar…
Hâyâlimizde canlandı…
Mutlu olduk.
İnşallah yanılmamışızdır.

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Go To Top