Baja 555 Romanya

Bir günde 500 km! Tam bir kopilot kâbusu ve pilot rüyası… Tam sol, tam sağlar ile tarlaların arasından kanalların yanından güzel keyifli düzlükler… Şaşırtıcı derecede yoğun bir yaban hayatı var, etap boyunca eşlik eden şahinler, aniden önünüzde beliren keklikler, sülünler ve birden belirip kaybolan tavşanlar arasında oldukça hızlı çok güzel bir yarıştı. Şimdiye kadar ancak Transanatolia’da en uzun gün adı altına bu rakamlara yaklaşabilmiştim, gerçekten zorlu bir deneyimdi…

Kopilot kâbusu adını bence fazlasıyla hak eden bir yarış. 500 km boyunca zihninizin ve bedeninizin belli bir seviyenin üzerinde kalması gerekiyor. 4 adet 10’ar dakikalık benzin molası haricinde dinlenme şansınız yok. Benzin molasında da ancak benzin doldurulabiliyor. Ben su içmeye bile fırsat bulamadım molalarda… Bu durum da kendini yarış devamında fazlasıyla hissettirdi.

Bütün hazırlıklarımızı tamamlayıp Kapıkule’ye doğru yola çıktık. Orada bir otelde konakladık ve sabahına gümrüğe geldik. İnanılmaz bir sıra vardı ve kuyruk çok yavaş ilerliyordu. Hamzabeyli’den yarım saatte geçilebilirken biz yaklaşık 7 saat sıra bekledik. Gümrük işlemlerini tamamlayınca Bulgaristan’dan Romanya’ya doğru yola çıktık. Yakalamamız gereken bir feribot vardı, bu yüzden sadece Şumnu’da yemek arası verip yolumuza devam ettik. Şans eseri son feribotu yakaladık ve Câlaraşi’ye vardık.

Sabah ilk iş şanzımanda olan yağ sızıntısına baktık. Motorla birleştiği yerdeki o-ring önceki montaj sırasında özensiz takıldığı için yırtılmış ve yağ kaçırıyordu. Geç kalmamak adına teknik kontrol için yerimizi aldık, yarış alanı kurulumumuzu tamamladık. Teknik kontrolden geçtikten sonra servis alanında şanzımanı söktük ve civarda bulduğumuz bir dükkândan aldığımız o-ring ile tamiratı tamamladık. Sadece vites değiştirmek için aracı kapatıp, vitese geçip tekrar çalıştırmak gerekiyordu.  Bu konuda İsrafil, Polat ve Erkan Abi’ye çok teşekkür ederim. Ardından hazırlıklarımızı tamamlayıp sıralama turu için yerimizi aldık.

Sıralama turu aslında bir seyirci etabıydı, çok güzel süre çıkarmamıza rağmen organizasyon ilginç bir sıralama yaparak araçları kendi grupları içinde süreye göre sıraladı. Organizasyonun bel kemiği olan kişi geçen sene vefat ettiği için bu yarış biraz karışıklık içerisindeydi ama her şey bir şekilde ilerliyordu. Program ve akış biraz gelişine yürüyordu. Artık emin olduğum bir his olan yuva kavramı sağ koltuğa oturup kemerlerimi sıktığımda sarmalıyor beni, garip bir huzur ve bilinçsiz bir gülüşe dönüşüyor, sıralama turunu bitirdiğimizde bizi ziyarete gelen Mehmet Becce, Ali Günpay, Ahmet Tinkır ve Hüseyin Afşar’ı görmek de eklenince ağzım kulaklarıma varıyordu…

Yol notu çalışmak ise gerçekten başlı başına bir mesaiydi, ansiklopedi kalınlığında bir yol notunu boyamak biraz uzun sürebiliyor. Hazırlıklarımı tamamlayıp odama çıktığımda bir sürpriz bekliyordu beni, otelin bahçesinde bir düğün yapılıyordu ve benim odam bu hengamenin dibindeydi. Bütün şarkılar odamda yankılanıyordu. Birazdan biter diye beklerken saat sabahın 5’ine geliyordu. Nihayetinde 1-1,5 saatlik bir uyku ile yarışa başlamaya hazırdım…

Hafif bir kahvaltı yapıp hazır bir şekilde startı beklemeye başladık. Normal etabı tamamlayıp etap startı’na geldik. Çok hızlı bir start alıp 1. etabı hatasız bir şekilde bitirdik ve 107 km sonra benzin istasyonunda geldik. Sol arka paçalığımız kırılmıştı, onu söktüm ve benzin ikmalinin ardından hemen yola çıktık. 2. Etap da çok güzel ve hızlı geçti, bu sefer benzin bidonlarından kendimiz dolduracaktık. Yedek depo da olduğu için o ağır metal bidonların 4 tanesini indir kaldır ile ancak verilen 10 dk.’nın içinde yakıt ikmalini tamamlayıp yine susuz molasız yola devam ettik.

Ama bu yoğun tempo artık kendini iyice hissettirmeye başlamıştı, yol notundaki irili ufaklı hatalarla birleşince konsantrasyonumu koruyamaz hale geldim ve 300 küsurlu kilometrelerde bataryam bitti. Nerede olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu ama yolu bir şekilde bulmak zorundaydım. Biraz dolandıktan sonra yolu yakalayıp benzin ikmaline doğru yol aldık. Aynı tempoda yine yakıtı tamamlayıp yola çıktık. Etap girişinde sinirli bir Romen’in bize fırlatmakla tehdit ettiği kayayı görünce biraz korktuk tabii…

Bu sefer kendimi olabildiğince toparladım, güzel ve çok hızlı bir etap tamamladık. Keyfim yerine gelmişti! Bizim aracımız için çok uygun bir yarıştı, arada çıkan birkaç çatal haricinde çoğunlukla 90 derece dönüşlerden oluşan güzel düzlüklerden oluşuyordu. Eğer 90 derece dönüşleri iyi alabilirseniz, iyi süspansiyonlarınız varsa ve ortak iş yükü ile ufak istirahatler sıkıştırabilirseniz ortalama bir dayanıklılık ve beceri ile güzelce tamamlanabilecek bir yarış bu. 5. etaba geldiğimizde ise artık pilim tamamen tükenmişti ve salt irade gücüyle sürdürebiliyordum faaliyetimi. Yine de ortalama üzeri bir etap yapıp son benzinliğe vardık. Artık benzin almamıza gerek yoktu ve direkt etap finişine doğru gazladık.

Finiş hattında hissedilen şeyler gerçekten çok acayip. Bu yarış gerçekten alışılmışın fazlasıyla dışında, hikayelerini dinlediğimiz eski ekol yarışlara çok benziyor. Servisi kendiniz yapıyorsunuz, ikmali kendiniz yapıyorsunuz ve 500 km.’yi bir günde en hızlı şekilde tamamlamaya çalışıyorsunuz. Motor sporlarını sevme sebebim olan yarışçı ve araç bütünleşmesi bu yarışta üçlü bir birliktelik gerekliliği çıkıyor ortaya. Yarışçılar ve araç… Bütün mücadele ise o an finiş hattında, gözetmen zaman karnenizi aldığında tozlu bir tebessüm ve esaslı bir oh be olarak dışa vuruyor.

Servis alanına döndüğümüzde en çok beklediğim şeyi biraz daha erteleme kararı alıp önce duşa koştum. Bütün gündür beklediğim yeme içme faaliyetini biraz daha keyifle yaşamak istedim. Sonra servis alanını toplayıp otelimize döndük. Akşam takımca çok güzel bir yemek yedik. Heyecanla sonuçları bekliyorduk. Yine birkaç kural karmaşası, değişen kararlar vs. derken artık gözlerimizi açık tutamıyorduk. Odama girdiğimdeyse yine bir düğün vardı… Ama bu sefer duyacak halim yoktu. Türkiye Ralli Raid Takımı olarak hem aldığımız kupalar, hem sergilediğimiz sportmen duruş hem de sahip olduğumuz ve bu yarışta iyice perçinlediğimiz takım ruhu bence eşsiz! Bu hususta destekçilerimize ve Tosfed’e, Eylem ve Ali Saim Tekin’e, takımımızın tüm mensuplarına sonsuz teşekkür ederim. EETTS’nin son ayağı olan Baja Troia’da görüşmek üzere!

8 Ağustos 2022 : 12.55

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Arşiv

Go To Top