Oğuz Bey’in 131 Abarth’ı

Tofaş Ralli Grubu 1976’da 131’e geçmişti ama bu yarışan araçlar 1.6 motorluydu. Süspansiyonu iyiydi ama araçlar mütevazı ralli otomobilleri idi. Azmi Avcıoğlu 1980’de kendi çabaları ile dört kapılı 2000 twin cam üretti ve Günaydın’ı kazandı ama bu 131, dünyadaki örneklerinden uzaktı. 1981’de Bulgar Milli Takımı Günaydın Rallisine, kiralık hakiki 131 Fiat Abarth ile gelince yer yerinden oynadı. Servis otobüsünün arka kapağı yere deyince, meyilli rampadan aşağı Abarth’ın süzülüşünü bizzat seyretmiş biriyim. O gün çalıştırmadılar. Ertesi gün azgın Abarth’ın motor sesiyle uyandık. Yüzümüzü yıkamadan ordaydık. Amanın… O ne sesti öyle?.. Sonunda balyoz vuruşu ile birinci vitese takan Petkov, ağır ağır uzaklaştı. Favori olduğu rallinin ikinci etabında da kaldı. Hâyâl kırıklığına uğramıştık. Yarışı önden çekiş Renault 5 ile Tchubrikov kazanmıştı. Ama 131 içimizde bir yerde idi…

Neyse ki seneye Oğuz Gürsel bu otomobilin benzerini getirtti. Çok sevinçliydik çok. Irak’taki Kiska inşaat şantiyesine alınan 131 Abarth, oradan triptik plaka ile Türkiye’ye yollanmıştı. (Resimdeki plaka orjinalidir) İlk yarışı Körfez Rallikrosuydu. Bizim için bu yarış, kutsal tören gibiydi. Erkenden oradaydık. Nadir Ünal römorktan çalıştırıp indirince büyülendik adeta!.. Bu neydi böyle?.. Gerçek dışıydı sanki. O zaman için acaip bir rakkam olan 245 HP karşımızdaydı. “Tong” diye Abarth’ı bire takan Nadir, şaşkın bakışlarımız arasında, acımsızca gazladı gitti. Daha sonra Oğuz Bey (Gürsel) geldi. Efendiliği direksiyona yansımıştı. Usulca kaktı ve anterenman turlarına çıktı. Canonica jantı ilk kez orada gördük.

131 Abarth’in diğerlerinden en büyük farkı. Burnu havada, dik, mağrur duruşuydu. Süspansiyon asla taviz vermiyor, yatma eğilimine girmiyordu. Ama en çok kudurduğumuz, Çift dik Weberlerin eksoza karışan gazlama sesiydi… Güç fışkıran bu sese karışan şanzıman inleme ve ağlaması ile kenarda ölüyorduk! Seyri de doyumsuzdu. Ama Oğuz Bey, atraksiyonsuz, şovsuz giderdi hep. Kişiliği böyleydi. Sürüşü de aynısıydı.

Bu sayılı otomobil yıllar sonra emekliye ayrıldı. Zaten homologasyonu da bitmişti. İhtişamlı yıllar geride kalmıştı. Bu otomobile sonradan binip yaşama şansım oldu hep. Yılını hatırlamıyorum ama rahmetli Aydan Akal ile Ürgüp’te bindim epeyice. Deliler gibi oynaşan Borletti Veglia kadranlar, sertlik, vibrasiyon, inleme sesi, ısı, agresif hızlanma beni mest etmeye yetmişti. Abarth “Yeter artık” diyene dek gazladık. Ve sonunda durdu. Emekli oldu sonra da…

Yıllar sonra Ferrari’li değerli bir arkadaşım, bu kasayı sıfırdan adam etmek için çok uğraştı. Her hafta sonu başındaydık Abarth’ın. Fakat inatlaşıp çalışmıyordu. Sol kulede bulunan, üstü reçine kaplı bir diyot veya direnç işi bozuyordu. Sorunu çok sonra anladık… Yüz kere değiştirdikten sonra çalışmıştı sonunda. 1976’da arka diferansiyelin üstündeki koltuktan not okuyarak yarışan works car, (yol tutuş dengesi için) artık yan yana koltukları ile altımızdaydı. Temiz baktık. Ama tadını da çıkardık.

Bize bu değerleri yaşatan Oğuz Gürsel’i tekrar rahmetle anıyor. Ruhu şad’olsun diyorum.

Nurican Hızır 13 Eylül 2022 13:10

 

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Go To Top