Hep aynı dert

Herkese Bodrum’dan merhaba

Eski yazılarımda bahsetmiştim, esnaf arkadaşlarıma biraz laf etmiştim.

Aynı sıkıntıyı, deniz araçları imalatında da gördüm.

Evet, bu ay deniz araçları üreticisi, özel firmaları tenzih ederek yazıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, geçen aylarda Kenan abimi kaybettim.

2020 yazında abim, Bodrum’a beni ziyarete geldiğinde,

Ben de ona sürpriz yapıp, İstanbul’dan getirdiğim ufak bir sürat teknem ile,

Bodrum’daki güzel koyları gezdirdim, çok mutlu oldum.

Yalnız, durduğumuzda, “ya Murat’çım, teknenin adı çok güzel; Başkan Jip,

Ama bu kadar küçük bir tekne başkan jipe yakışmıyor.

Yap bir büyük tekne de, yazın geldiğimizde onunla gezeriz” dedi.

Abimin bu talebi üzerine, onları İstanbul’a yolcu ettikten sonra,

Hemen internette imalatçı firmaları araştırmaya başladım.

Tabii keseme uygun olanını Edremit’te buldum.

Bu firmayla telefon görüşmesinden sonra, yaptıkları işi görme adına,

Arabaya atlamamla, Edremit’te kontağı kapattım.

Firmanın imalat yerinde,güzel bir 8 metre sürat teknesi vardı.

Kalıbı ve duruşu çok hoşuma gitti fiyatı da makuldü.

Hemen sözleşmeyi aramızda yaptık, yarısını peşinat ödedim.

Teknenin hazırlanma hayaliyle Bodrum’a geri döndüm.

Bodrum’a geldiğimde, tekneden anlayan, benden daha iyi bu işleri bilen,

Abilerimize ustalarımıza sözleşmeyi gösterdim

Hani derler ya, bilmediğin bir işi bilene danışacaksın diye.

Aynen ben de öyle yaptım ama keşke sözleşmeyi yapmadan önce danışsaydım!

İşi bilenlerin sözleşmeyi okuduktan sonra, bana verdikleri cevap;

Bu paralara böyle bir tekne vermeleri mümkün değil.

Kesin eksik bir şey çıkacak ya da dolandırılacaksın.

Tabi bu muhabbetleri duyunca benim moral sıfır..

Yine de, moralimi yüksek tutmak için,

Zaman zaman firma yetkilileri ile telefon görüşmelerinde bulundum.

Teknenin yapım aşamasının adım adım fotoğrafları geliyordu.

Ben de fırsat buldukça, Edremit’e gidip yakından inceledim.

Fakat, ne kadar tekneden anlamasam da, sonuçta

El işçiliği kullanılan malzeme kalitesi, benim gözümden de kaçmıyordu.

Mesela manuel tuvalet koyulacaktı, ben farkını verdim ve,

Elektrikli tuvalete döndürdüm.

Kalıbın döküm aşamasında, fiber çok ince geldi bana,

Bunu dile getirdim, abi halledeceğiz dendi.

Benim de orada fazla geçirecek vaktim olmadığı için, tekrar Bodrum’a geri döndüm

Velhasıl İstanbul’a bir iş için giderken, bir uğradım.

Uğramışken de o mevkide oturan ve çoğunuzun tanıdığı bir isim,

Atilla abi, Atilla Saral, manken camiasının eski ve köklü isimlerinden.

Hem jip’ini yapardım hem de dostluğumuz sürerdi.

Gelmişken onu da aramamak olmazdı.

Aradım ve konum istedim.

Çok güzel bir beach yapmış, mekanına gittim.

Hoşsohbet muhabbet, hayırdır sen buralar deyince,

Tekne imalatı yaptırdığımdan bahsettim.

Öyle bir eyvah dedi ki, ben dona kaldım.

“Oğlum sen manyak mısın, ne işin var buralarda? Ben dolandırıldım,

Senin de vay haline inşallah çok para vermemişsindir” dedi

Tabi ben, yutkunarak, “abi hayırdır”,

“Senin başından neler geçti bir anlat bize de tecrübe olsun” dedim

Kısaca anlattı, Benim gibi O da bir tekne beğenmiş.

Altındaki teknesini vermiş, güzel bir Godwin motosiklet vermiş.

Bunların hepsi gitmiş ama ortada tekne filan yok!

Bunları duyunca ben de moral iyice sıfıra düştü.

“Neyse sıkma canını bekle bakalım”, dedi

Bekle de, nasıl bekle? Bana verilen süre doldu.

Benim tekne de ortada yok.. İmalatçıyı aradım;

“Abi senin tekne Havran da yapılıyor” dedi.

Havran’a gittim, başka bir adres söylendi..

Oraya da gittim, orada hiç tanımadım,

‘İlker’ adında bir arkadaşla karşılaştım.

Tabi bu muhabbetle,r benim canımı baya sıktığı için,

İlker’e “babacığım bak ben esnafım 3 kuruşu  bir araya zor getiriyoruz.

Gözünü sevim bu tekneyi kendi tektenmiş gibi eksiksiz tamamla.

Beni ara, gelip alayım, kalan bakiyemizi de ödeyim alayım” gideyim

İlker’i gözüm tuttu..

Fakat diğer arkadaşlar, beni pinpon topu gibi,

Oradan oraya atarak oyalama taktikleri yaptılar.

Aradan bir süre geçince, tekrar gitme planları yapıyordum ki..

Ansızın abimin hastaneye yatırıldığını duydum, koştur koştur İstanbul.

İstanbul’daki süreci, üzüntümü sizlerle geçen ay paylaşmıştım.

20 gün-bir ay gibi, İstanbul’da karantinada kaldım.

Ardından Bodrum’a dönerken tekneye uğradım

Tekne sözleşmesini yaptığımız arkadaşa da ulaştım.

“Bak kardeşim” dedim.

“Ben anamı kaybettim, babamı kaybettim..

Abimi de kaybettim. Benim sıkıntım, bana yetiyor.

Gözünüzü seveyim bir an önce bitirin alıp gideyim”

“Tamam abi, sen merak etme, bir hafta içinde göndereceğiz” dediler.

Bir hafta geçtikten sonra, firma yine benden para isteyince,

“Tekneyi almadan benden  1 kuruş işlemez” dedim ve soluğu Edremit’te aldım.

Firma yetkilisi ortada yok, imalatta bulunan İlker ve,

Pazarlamasını yapan Temel abi beni karşıladı.

Tabi ben kararlı gittiğim için açık ve net söyledim.

“Ya bu tekneyi alıp gideceğim ya da burada savaş çıkacak”

O kadar sinirlerim yıpranmıştı

Benim üzüntüm bana yetiyor,

Bir de bunun üstüne dolandırılıyormuş olmak çok ağrıma gitmişti.

Allah’tan, İlker, benim hal ve hareketlerimden,

İşin ciddiyetin, ve tekneyi almadan gitmeyeceğimi anladı.

“Murat abi sen sıkma canını. Bu teknenin finali ben de bitecek.

Ben de elimden geldiğince bu tekneyi eksiksiz yapıp sana teslim edeceğim”

Buradan tekrar İlker’e teşekkür etmek isterim

Canla başla, bir hafta içinde, bütün eksiklerini tamamladı.

Gece gündüz teknenin başında işi bitirdi

Sağ olsun yan komşusu Hakan abi..

O da tekne imalatçısı, beni misafir etti.

Akşam mangalımızı da yaptı, yedik, içtik.

Hoş sohbet misafirperverliği için Hakan abiye de oğluna da teşekkür ederim

Ara ara gündüz benim teknenin etrafında gezerek,

Eksik noktaları İlker’e tarif ederek,

“Murat abimizin teknesini adam gibi tamamlayın,

Şurasına şunu yapın, burasını bunu yapın” talimatları verdi

İşin özüne gelinirse..

Ufak tefek detayları Bodrum’da ben yaparım” diyerek.

Genel çoğunluğu bitmiş vaziyette römorka yüklediğim gibi çıktım geldim.

Bu yazımda anlatmak istediğim;

Yav arkadaş İnsanların hobisi, keyfi, zevki, bir 4×4 merakı, bir de tekne..

Farklı zevkleri merakları olanlar da vardır illaki,

Benim çevremde jip olanı, bir de teknesi illaki var.

Ben oradan yola çıkarak, bir şeyler paylaşmak istedim.

Bu paylaşımlarımda hep yaşadıklarım,

Yazımın başında belirttiğim gibi, esnaf arkadaşlarıma biraz sitem etmiştim.

Geçmiş yazılarını bu sefer tekne imalatçılar oldu.

Kaliteli iş yapanları tekrar tenzih ediyorum.

Lütfen onlar üzerlerine alınmasınlar, ama..

Merdiven altı diye tabir ettiğimiz üretici firmalar da, kaliteleşme adına,

Bir hedefleri var ise, verdikleri sözlerinde durmaları ve

Yaptıkları işleri kaliteli yapmaları halinde fiyatlarını bir tık yükseltebilirler

Tüketici olarak kimsenin bir şikâyeti olacağını sanmıyorum.

Sonuçta bu yapılan tekneler can taşıyor.

En ufak bir eksik ve hatalı üretim,

Denizin ortasında batmaya sebep olabilir.

Teknenin içinde bulunanlar sıkıntı yaşayabilir

Not: Abime söz verdiğim gibi, büyük tekne yaptım.

Adını da KENAN BAŞKAN koydum.

Buradan, beni evinde misafir eden,

Teknenin bitmesinde özveriyle çalışan İlker Çakar,

Temel Terzi ve Hakan Özbeğen e teşekkür ederim.

Tekne yaptıracak arkadaşlar benim kadar şanslı olmayabilirsiniz.

O yüzden iyi araştırma yapmadan referans almadan,

Hiçbir şey almayın yaptırmayın

Puruvanız neta olsun!

10 Ocak 2021 : 18.28

[swiper_slider id=”68953″]

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Go To Top