1996 | Yarışamamanın dayanılmaz ağırlığı

Gecen yılın Türkiye Tırmanma Finali için Şahintepe’ye gitmiştim. Escort RS 2000 ile katılacaktım. Otomobili komple revizyondan geçirmiş yeni motor yapmıştım. Mütevazi sponsorum Üçer Zımpara‘nın desteğiyle iyi bir derece yapmak istiyordum, Üçer Zımpara’nın sahibi Mehmet Güçtekin‘in yazlığının Gemlik’te olması ve yarışı izleyecek olması sorumluluğumu arttırıyordu. Yarıştan bir hafta önce askerden izne gelen kopilotum Mehmet ile sıkı antrenman yaptım ve 11 km’lik Şahintepe’yi ezberledim. Yarış günü, aceleden emanet aldığım slick lastiklerin ‘ok’ yönlerine dikkat etmedik ve arkaları ters taktık. Zaten 5-6 senelik slicksler oldukça bitikti. Bir de lastikleri ters takmak, yarışta başıma geleceklerin belki de en önemli nedeniydi.

Süratli kısımlarda ayağımı gazdan hiç çekmeden hatasız bir tempoda gidiyordum. Ancak ne olduysa çöplük virajında oldu, Erken frenaj yaptığım bariyerli sol sert virajda Escort’un arkası koptu ve geri geri bariyere çarptım. Şiddeti bir çarpmaydı. Ancak hemen devam ettim. İki viraji geçtim, bir duman bastı arabanın içini, sağa çektim. Escort yanıyordu. Kontak yapmıştı herhalde. Çok dikkat ettiğim bakımlı yangın söndürücüm ile tek başıma yangını söndürdüm ama o iki dakika ömrümden iki yılı alıp götürdü. İşte o günden beri, yani 1 yıldır yarışamıyordum. Escort’u toplamak iki ayımı almıştı. Bayağı da uğraşmıştım Arabayı bir garaja kapadım ve satılığa çıkardım. Çok soran oldu ama hayırlı bir kısmeti çıkmadı. Benim de içim kıpır kıpır ediyordu. Yazın garajdan çıkardım. Şehir içinde gidip geliyordum Grup S bir otomobil bambaşka oluyor. Ne Flash’a benziyor, ne de bir grup N 4WD bir otomobile. 0 şanzman sesi, hızlanması, yanlaması yok mu?

Neyse… Ben de yarışamamanın dayanılmaz ağırlığının altında eziliyordum. O zaman aklıma geldi ki, yarışamayan profesyoneller ne yapıyor? Hayatını bu işe adamış birçok pilotun yarışamadığını düşündüm. Allahım, ne büyük işkence… İnsan kafayı yer, yarışamamaktan. Allah korusun! Emre Yerlici, Afşin Baydar, Ethem Gerim şu an ilk aklıma gelenler, Bir Ali Bacıoğlu var ki, camiadan uzaklaşmakta buldu çareyi. 5 yılın Türkiye şampiyonu, eminim ki geri dönse yine favori olur. İskender Atakan‘ın jübilesini yaparken ne kadar zorlandığını, hatta Ford’la anlaştığı zaman bir yıl fazladan yarıştığını hatırlıyorum. Yine her fırsatta öncü olarak sol koltuğa oturuyor İsko.

Volkan Işık‘ın geçen yılki Türkiye Rallisi’nde boyun rahatsızlığından dolayı start alamadığı zamanki yüz hali gözümün önünden gitmiyor. Türkiye’nin en hızlı pilotlarından biri olan Ertan Nacaroğlu neler hissediyordur, şimdi çok iyi biliyorum. Sezon başında Marlboro‘nun bir numaralı pilotu olacak iken, takım direktörü iskender Atakan‘dan profesyonelliğin gerektirdiği ölçüde para isteyince takımdan ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu yıl Mahir Bayındır da. Ertan‘la beraber yarışamayınca Marlboro genç isimlere şans tanıdı, Ancak onların tecrübe kazanmaları ve aynı noktaya gelmeleri en az bir yıl sürecek ve öğrenirken yaptıkları kazalar, Ertan’ın alacağı paranın belki de on katı olacak..

Profesyonel kopilot Can Okan‘ın takımdan para aldığı bilinirken, milyarlık otomobillerin emanet edildiği, ortaya canlarını koyan pilotlara profesyonel muamelesi yapmak gerekir, bana kalırsa. Bu ikilem psikolojik olarak takım elamanlarını kötü etkiler. Belki de, Ertan, ağırlığını bu yüzden kabullendi. Son günlerin flaş haberi Oyman Atabay‘ın istifa etmesi idi. Federasyon başkanlığına ise Mümtaz Tahincioğlu aday oldu. Mümtaz başkan, otomobil sporu şampiyon naraları arasında, spora çok faydalı olacağı kanısındayım. Şimdi bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım. Çiçeği burnunda Federasyon Başkan adayı Mümtaz Tahincioğlu Formula 3’te ilk iki yarışı kazandı ve lider durumda. Kulüp yöneticilerinin yarışıp yarışmaması tartışılır iken, başkanın yarışması nasıl karşılanır bilinmez. Gücünüz yetiyorsa Federasyon başkanına yarışta bir numara yapın. Ya da bir kural hatasında onu diskalifiye edin bakalım!

Gerçi, Mümtaz Tahincioğlu adı gibi mümtaz ve sportmen birisidir. Ancak prosedür olarak yarışmamayı düşünecektir. Yarışamamanın dayanılmaz ağırlığını taşıyacak güçtedir. Ben de Şubat’ta askere gidiyorum ve 18 ay normal hayattan uzak kalacağım. Bunu bahane edip geçenlerde yapılan mahalli İstanbul Rallisi’ne katıldım, Escort’la hasret giderdim. Toprakta Escort muhteşem gidiyordu. Bu, belki de benim Escort’la jubile yarışım oldu. Seni çok özleyeceğim, benim canım Escort’um. Ben ne yapacağım şimdi iki yıl yarışmadan… | Ralli Dünyası Dergisi, Sayı; 151, Ağustos 1996 | 14 Mayıs 2020 : 15.30

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Go To Top