Emre Yerlici; İstanbul’da ralli yapmak, imkansız!

Türk otomobil sporlarının yaşayan efsane ismi, ‘en büyük rallici’ Emre Yerlici, aktif yarışmayı bıraktıktan sonra İstanbul Otomobil Kulübü’nün düzenlediği (2003) İstanbul Rallisi’nde olduğu gibi farklı görevler de üstlenmişti. Aynı zamanda o yıllarda Ralli Dünyası Dergisi yerine aynı kadro tarafından yayınlanan Mekanik Sporlar Dergisi’nde de aylık makaleler yazmaktaydı. Derginin 2002 yılında yayınlanan 43’ncü sayısındaki makalesinde yer verdiği 24.Pirelli Rallisi Yorumu’nu aynen yayınlıyoruz. | 29 Mart 2020 : 21.30

 *****

Pirelli Rallisi’nde komiser olarak görev aldım.

Yarış öncesinde herhangi bir sorun yoktu.

Hatta yarışın ilk günü de bir sıkıntı yoktu.

İkinci gün olan kazalardan dolayı biraz sıkıntı oldu.

Sahil etabının ortasında düzlükler var;

Ayağınızı gazdan çekmeden geçtiğiniz tepeler,

Bir sol tam gaz tepe üstü hafif viraj var,

Eğer o sol tepeyi geçer geçmez hemen fren yapmaz,

Tam gaz geçersen, hemen ardından gelen sağ sert virajı dönemiyorsun.

Zamanında Hasbay kardeşler de orada kaza yapmıştı.

Etabın tehlikeli bir bölgesi burası.

Standart otomobillerin birçoğu 200 km yapıyor..

WRC’ler o süratleri yapmıyor!

Dolayısı ile profesyonel sürücülerin hataları oldu;

Gazın üzerine oturdular..

Süratleri bir WRC’ye göre 20-25 km fazla olunca,

Frenleri de zayıf kalınca duramadılar.

Bir de karşı yamaca patladı, oradan sol yamaca indi..

Araba yanmaya başladı.. Tatsız olaylar oldu.

Bence, o tip hızlı yerleri biraz daha yavaşlatmak lazım.

Teke etabında olana düzlükte şikan konmuştu.

Gerçi o şikanı da daha ciddi bir maddeden yapmak lazımdı.

Çünkü şikana çarptıktan sonra yol daha bir düz hale gelmişti.

Bu yüzden şikanı daha ağır bir maddeden yapmak lazım ki,

Şikana çarptığınızda araba hasar alsın.

RAC’de, bir saman balyasına çarptı diye,

Tommi Makinen’in tekerleği koptu ve dünya şampiyonluğunu kaybetti.

Yolun üstüne veya kenarına, yavaşlatmak amacıyla bir engel konacaksa,

Dokunma anında otomobiller hasar verecek bir şey olması lazım.

Sahil etabının bahsedilen bölümüne de bir şikan yapılsaydı,

Kimse oralarda yüksek süratlere çıkamayacak ve bu tip kazalar olmayabilecekti.

Gelecek yıl bunu dikkate almak gerekir.

Yarışta üç etap vardı. İlk gün tersten, ikinci gün üç kere aynı yönde verildi.

Zaten bilinen etaplardı, üstüne bir de çok iyi çalıştılar;

Çok sprint bir ralli haline geldi. Çok limitlerde kullanıldı.

Yarışı seyrettiğim yerlerde Volkan Işık atari kullanıyormuş gibiydi.

Noktalarına kadar ezberlemişti yolu.

Üç kez geçilen etaplarda her aynı noktaları kullandı.

Kendisini tebrik ediyorum, iyi çalışmıştı ve başarılı bir yarış çıkardı.

Parkur için çok hızlı dendi.

Evet hızlı olan yerleri vardı ama bence her yeri çok hızlı değildi.

Örneğin klasik Teke etabı yavaştı ama,

Teke’den sağa saptıktan sonraki bölüm hızlıydı.

Sahil ve Kömürlük etapları da hızlıydı.

Unutmamak lazım ki dünyada da etaplar hızlı yapılıyor.

Sürat arttıkça risk çoğalıyor. Bir etap, kısaltılarak geçildi.

Bu etabı daha parkur yapılırken tercih etmek bir hataydı.

Biz komiserler olarak etabın belirli kısımlarını iptal etme kararı aldık.

Çünkü cumartesi günü yarış Levent’ten 3’te start aldı.

Şile’ye gelindiğinde akşam üstüydü. Etabın iptal edilen kısmı hareketli;

Piknikçilerin kullandığı ve kısırcılar olarak bilinen bölümdü.

Jandarma, cumartesi günü o saatte o bölgede,

İnsanları tahliye edemeyeceğini söylediği için böyle bir karar alındı.

Ertesi gün, daha erken bir saatte, sabahın 6’sında,

Trafiğe kapatıldığı için daha uzun bir kısmı yapılabildi.

Piknikçilerin bağlantı yolunu kapamak istemediğimiz için,

Pazar günü de yine bir miktar kısa geçildi.

Etabın geniş hali ile programa alınması bir hataydı.

Bence, bu tip yerlerde hafta sonları ralli yapılmaması lazım.

Çünkü, tatil yapan, denize veya evlerine gitmek isteyen insanlara yol kapalı,

Geçemezsiniz dediğiniz de çok antipatik oluyorsunuz.

İnsanların, Temmuz ayında dört tane Pazar günü var.

Ailece yola çıkmış evine veya tatile gidecek ve siz ona yol vermiyorsunuz.

Daha akıllı düşünülmesi lazım, ama bu işte kulübün de pek bir suçu görünmüyor.

Ralli aslında Çilingoz taraflarında ve toprak olarak yapılacaktı.

Orasına izin alınamayınca yarış bu tarafa alındı ve asfalta çevrildi.

Asfalt karakterli olup ta İstanbul’a yakın bir yer bence yok.

İstanbul’da ralli yapmak bence imkansız.

Bir tek Belgrad Ormanları var ancak oraya da izin alınması mümkün değil.

Benim, 2000 senesinde Riva’da yaptığım parkur vardı.

Yarışın tarihini biraz daha deniz mevsimi dışına taşırsanız,

Burada toprak olarak yapmak mümkün.

Bazı etapların iptali ve bazılarının da kısaltılması sonrasında,

Yarışın çok kısa kaldığı ve yarışçılar üzerinde bir,

Handikap yarattığı fikrine katılmıyorum.

Yarışın geneline bakacak olursak,

Antalya’daki WRC hariç, en fazla seyircinin olduğu ralli idi bence.

İstanbul’a yakın yapmanın faydası görüldü.

Bilinen yerlerdi, etaplar ana yollara yakındı ve seyretmesi nispeten kolaydı.

Bu tip süratli parkurlarda kazaların olması bence normal.

Yaralanmalar olduğu için hepimiz çok üzüldük.

Yarış sırasında komiserler olarak önümüze gelen konuların ilki,

Yolun kısaltılması kararıydı.

Daha sonra Tarık Öktem’in Astra’sının kapalı parkta,

Başka bir Opel Corsa tarafından arkadan itilmesine bir ceza verildi.

En sonunda da Güven Bostancı’nın regrouping areaden sonra,

Otomobili çalışmayınca,

Başka bir otomobil tarafından itildiği için para cezası verdik.

Gerçi takım menajeri Serdar Bostancı,

‘Bizim tanımadığımız bir araba’ diye itiraz etmiş ama konu çok açık;

bu bir itme eylemi ve eskiden diskalifiye ile sona eren bu eylem,

Şimdi komiserlerin insiyatifine bırakılıyor.

Güven kupa aldığı için, biz de para cezası kararı verdik.

Rallinin aldığı eleştirilere katılmıyorum.

Bizler, bu tip şeylere hazır değiliz.

Oysa, nasıl ki depreme hazırlıklıyız,

rallilerde de bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmamız lazım.

Bugüne kadar büyük kazalar olmaması, olmaz demek değildir.

İşte gördük ki olabiliyor.

Bundan sonra herkesin daha hazırlıklı olması lazım.

Yarışta ilk etapta Serkan’ın spin attı.

Volkan, Serkan’ın fark edemediği bir şekilde aşırı süratle gitti.

İlk gün sonunda Volkan liderdi.

Serkan devam edebilseydi, Volkan’ı çok rahat geçecekti.

Bunu Volkan’da Serkan’da biliyordu.

Serkan, ikinci günün ilk etabında debriyajdan yarış dışı kalınca, Volkan rahatladı.

Ethem’i Ercan sıkıştırdı ve son iki etapta geçti.

Ercan, yarışın başında yavaştı, sonradan açıldı.

Aslında Ethem’in Megane ile genel klasmanı kazanması lazımdı.

Ercan’ın durgunluğu yeni kopilotundan olabilir.

Bir de kendi yorumu var; bir buçuk aya vermiş olmasını gösteriyor.

Bu sürelik bir ara pilotu yavaşlatır;

Oysa Volkan arada iki tane ralli yaptığı için çok daha formdaydı.

Bir de, bence Volkan, Ercan’a göre daha süratli bir pilot.

Hebros’ta en yüksek şans, Volkan’ın.

Çünkü o parkurda en büyük tecrübe onda.

Serkan’ın önce ralliyi bitirmesi lazım.

Bu rallide ilk kez yarışacak olması handikap

Ama kendisinin WRC kovaladığı yıllardan kalma bir birikimi var.

Etapları iki-üç kez geçmesi halinde bir sorun olmayacaktır.

Burada da üç kereden fazla çalışmıyor!

Tabii otomobilin iyi çalışması lazım, derece yapabilmesi için.

Eğer bu yarışta da kalır, Volkan yine puan alırsa,

Şampiyonlukta Serkan’ın şansı çok azalır.

Serkan, kendisinden beklenen performansı sergiliyor görünüyor,

Ama aynı performansı ne yazık ki otomobili sergilemiyor.

Aynı hatalardan kalıyorlar.

Tofaş Rallisi’nde de shakedown’da aynı arıza çıkmış, debriyaj kırılmış,

bu yarışta da olabilir ve Tofaş Rallisi’nde de kalabilirdi.

Orada sıyırdı ama bu yarışta kaldı!

Daha iyi hazırlanmış ve revizyonlu değil de,

Yeni parçalar takılı otomobille girmeleri lazım.

24.Pırelli Rallisi Yorumu/Mekanik Sporlar Gazetesi/43.sayı, 29 Mart 2003

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Go To Top