Taner’i kim koruyacak?
Hiç kimse!
Üstelik, yediği bu dayak..
Yanında kar bile kalacak..
Çünkü gidişat, görüntü bu yönde..
72 Saat oldu, kimsede tık yok!
Ortalığı bırakın ayağa kaldırmayı..
Esinti yaptıracak kırıntı yok.
Herkes kulağının üstüne yatık..
Bekliyor bir başkasından hareket.
Oysa daha o gün, o gece..
Medya yıktırıldı başlarına..
Var mı medyada kalem oynatan, yok..
Hatta, medyanın bu konudan haberi var mı? Sanmam..
Futbol demeyeceğim ama başka bir spor dalı olsaydı..
Bırakın haberleri, köşe yazarlarına meze olurdu.
Ama bu, otomobil sporları.. Zengin sporu..
Hatta şımarık ve zengin çocukların sporu..
“Yediği azdır bile” diyen, çoktur..
Bu Taner’in değil de..
Gariban bir amatör başına gelseydi demeyeceğim..
Çünkü cevabı malum; bir bardak soğuk su.
Ama ya, bir fabrika takım pilotunun başına gelseydi?
Federasyon, yine ve sadece ‘konu takipçisi’ mi olacaktı.
Şu olay gösterdi ki, bu spor ne yazık ki ‘sahipsiz’..
Herkes birbirine karşı horoz..
Ama ‘kenetlenme’ diye bir davranış bizde hak getire..
Eğer bir sporcu..
Legal bir yarışın cereyanı sırasında..
Legal olamayan unsurlarca darp edilebiliyorsa..
Ve de bu konunun takipçisi olunmuyorsa..
Kapatın dükkanı, gidin kaldırımda limon satın!
Sporcu, kime güvenecek? Kime arkalanacak?
İsterdim ve beklerdim ki..
Federasyon, o günün akşamı yapsın bir basın toplantısı..
Ama ben, o, bizim oğlan ile değil..
Harbi medya ile, tabii yapabilirse..
Açsın ağzını yumsun gözünü..
Devletin tüm birimlerini göreve davet etsin..
Medya önünde ve açıkça..
Kuru bir bildiri ile, ‘takipçisiyiz’ demekle yetinilmesin..
Bakanın, Genel Müdürün karşısına sadece para için çıkılacağına..
İşte fırsat; çık karşılarına, “sporcuma sahip çıkın” de, diyebiliyorsan.
Denildi mi? Sanmıyorum..
Sporcu; kulübe, federasyona güvenemeyecekse eğer..
Bir daha zor çıkar parkura.. Çıkanın da eli ayağı titrer.
Sevgili Başkan, Viayana’larda destek turu atmak yerine..
Burada kalmalı, olayın bizzat ve en yakın takipçisi olmalıydı.
Devletin tüm birimlerinin kapısını bizzat çalmalıydı..
Hatta konu aydınlananan kadar, kapılarında yatmalıydı.
Başkan da biliyor, bu iş bir şekilde kapanacak..
Yattı kulağının üstüne, gitti Viyana seferine..
Taner, mizacı farklı biri olabilir. Hatta asabi de..
Alttan almayan yapısı, darp edilmesini haklı kılmaz..
Devletin ‘koruma’ amacıyla kendisine tahsis ettiği silahlarla..
Sporcu dövmeye kalkanlara kim cevap verecek?
Onları işlerinden kim sttıracak? Eminim ki..
Güvenlik güçlerindeki şikayet dosyası bir şekilde kapatılacak..
Taner de yediği dayakla kalacak.. Ya da..
Mesela, Taner’in takımının patronu.. Kamil Karakaş..
Bunu kendine ‘onur’ adledecek ve üstüne gidecek.. Nasıl mı?
Türkiye’nin ilk 100’üne girebilen bir şirketin sahibi olmak..
Hiç te kolay bir lokma değil.
Ankara’da her kapıda illaki bir tanıdığı vardır.
Hükümete dahi ulaşması senden benden daha mümkündür.
Taşıyamaz mı bu konuyu oralara.. İstese, elbette..
Hatta daha radikal bir öneri..
Bu şehir kabadayıları hangi bankanın korumaları ise..
Milyon dolarlık bir şirket olarak o banka ile hiç mi işi olmaz?
‘Bundan dolayı çalışmıyoruz artık sizin banka ile’ dese..
O bankada 7 şiddetinde sarsıntı kaçınılmaz olur.
Eğer ki o banka ile çalışmıyor olsan dahi..
Yaz iki satır bir mektup, gönder müşterilerine..
Hem deşifre et, bankanın ayıbını ve hem de müşteri kaybettir..
Korumaların gücü, arkasındaki finans ise, sen de koy gücünü masaya..
Federasyon tıss, patron sessiz, kim alacak bu işi üstüne? Ben mi?
Bunu duyan, öğrenen nice kendini bilmez..
“Otomobil sporcuları dövülebilir” düz mantığını güderlerse..
Daha çok sporcu dayak yer, benden söylemesi.