Toyz RS
Belirsizlik, sessizlik, karanlıkta göz kırpmalar..
Bizi ve hepimizi yalnızlığa terk ettiği kadar düşünmeye de itti…
Tahliller, analizler, tespitler, tatmin etmez oldu…
Beynimize; Daha… Daha… Daha, daha…
Der olduk hep…
Beyin de isyan etti sonunda.
Benden bu kadar dedi, şimdilik.
Beyin, verileri karışık vermişti aslında.
Nostradamus kehanetleri gibi.
Biz akıllılara doğru sırayla dizmek kalıyordu…
Başlayalım bakalım.
Konu neydi?.. Motorsporları… Tamam.
Kendi içinde kaça ayrılıyor? İkiye.
Aksiyona dahil olanlar ve izleyenler… Yâni, yarışanlar ve seyredenler.
Yarışçı ne yapıyor? Geliyor, gazlıyor ve gidiyor.
İzleyen? Yarışanı izliyor ve gidiyor.
Hepsi mi?
Bir kaç kişi aktiviteyi görevli olarak izliyor ve olaya müdahil oluyor…
Bu izleyenlere de kısaca Görevli diyebilir miyiz? Evet. Neden olmasın?
Aktivite bitince gitmeyenler demek ki, Görevliler…
Buradan çıkan netice..
Aktivite için gelen büyük çoğunluk -sporcusu ve seyircisiyle- eğlenip evine gidiyor.
Geride kalan Görevliler ise yönetiyor…
Bu yönetenlerin içinde de işiyle, sporuyla eğlenen yok mu? Var.
Bu kişileri de totalden düşersek, geriye kaç kişi kalıyor?
Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kişi kalıyor.
Çok az değil mi? Az ama gerçek bu.
Bir elin parmağı kadar kişi de ”Toyz RS’i” yönetiyor…
(RS: Bu yazıda Racing Sport’u simgelemektedir)
Eee?.. Bazılarımız oyuncakları ile eğlenip eve giderken..
Birileri ciddiyetle işi takip ediyor demek ki?
Yakında başa gelecek olan kişi de bu veya benzeri biri olacaktır…
Geçen yıllara nazaran istisna olarak, F-1 vitamin ayrıcalığıyla.
Durum bize bunu gösteriyor.
Boşuna dertlenmeyelim…
”Toyz R’us” a giden çocuklar gibi neşelenip eğlenelim.
Mukadderatı usulca kabullenelim.
cok dogru seyler yazmissin cok bravo dr.