Kârhane bataklığı…
Editörümüz Aydın Hoşgör aylar sonra çok güzel bir yazı kaleme almış.
Dönüşü muhteşem oldu… Kutlarım.
Yazı, çok kutuplu olduğu için defalarca okudum. İçerik, hem nalına, hem mıhına gidiyor…
Makarayı geriye sarıp, konuya baştan göz atacak olursak.
Zamanını yönetimleri ve ticaret odaları, kâr amaçlı pist yatırımına gitti, biliyorsunuz… Yerel belediyenin de iştirakı ile bu formula pistinin maliyeti bize $200 milyonu buldu. Biraz da geçti…
Türkiye’nin ”yarış zamanı piste girebilen ilk formula yazarı” olduğumdan dolayı konu bana da sorulmuştu.
Türkiye’de formula pistine karşı olduğumu beyan etmiştim o yıllarda.
Kızan kızdı, söven sövdü… Bilemem…
Tek bildiğim, 200’e yakın aktif sporcusu olan bir ülkenin henüz formulaya, piste hazır olmadığıydı. Yâni, milyonlarca dolar dökmeye değmezdi. Fikrimi dürüstçe söyledim.
Malezya Sepang Pisti açılışında bulunmuş bir dergici olarak, bu kararımda oldukça emindim.
Nüfusu bizim 1/4 kadar olan Malezya’da, kaç pist, kaç sporcu, kaç motorsporu dergisi olduğunu öğrenmem bu kararımda oldukça etkili olmuştu.
Onlar da pistten zarar edeceklerini biliyorlardı. Ama Petronas orada itici güçtü ve pisti onaylamıştı. Yanılmıyorsam yıl 1999’du.
Gelelim sadete… Yâni bize.
Devlet, kâr olmadığını görünce pisti kiraya verdi.
Kiracı, kâr görüp pisti on yıllığına kiraladı.
Federasyon, kâr etme iç güdüsüyle fiyatını söyledi.
TMF, kâr amacıyla şampiyonasını Serez’de yaptı.
Sırada kâr amaçlı -kimbilir- daha kaç organizasyon var?..
Dikkatinizi çekmiştir, burada ortak payda hep; kâr… Kârlılık…
Bütçesi olan her iş kâr etmek zorundadır, ki hayatını sürdürsün.
Normâl görmek lâzım.
Koskoca Fenerbahçe bile kâr hesabı yapıp, Türkiye Kupası’ndan çekilme noktasına geldi.
Fekaat…
Bu noktada göz ardı edemeyeceğimiz bir husus var.
Amme hizmetle yükümlü olan kuruluşlar… Yâni, kâr gözetmeksizin halka hizmete vermekle görevli kuruluşlarımızı var, mâlum…
Yukarıdaki denklemde Federasyonlar bu statüde yer alıyor.
Belediyeler gibi, kârdan çok halka hizmetle yükümlüler… Ama hangisi kârsız iş yapıyor derseniz? Buna cevap veremem…
Hoşgör’ün yazısında, haklılık var, ama hesap yok.
Taraflar bir birlerine üstünlük kurmuş gibi görünseler de, ortada somut, elle tutulur bir rakkam yok.
Biz elâlemin ücretini, kirasını biliyoruz ama bizde tabu galiba!..
Daha önce de yazdığım gibi, bu ülkenin faydasına iş yapmak istiyorsak artık daha adil, daha şeffaf, daha net olmamız lâzım…
Çünkü, Hoşgör’ün yazısını okudukça karşıma sadece ”kârhaneden nasıl kâr ederim” çıkıyor.
Bu durum da en az sizler kadar beni de üzüyor.
Son Yorumlar