Transanatolia için yeni rota

Ülkemizin en uzun açık yol maratonu Trans Anatolia Rally Raid, 2019’da farklı parkur arayışında. 2017’de İzmir-Samsun parkurunu kullanan Trans Anatolia, 2018’de ise İzmir’den start alıp bir hafta sonra yine İzmir’de finiş görmüştü. Ülkemizin gidilmeyen bölgelerine rekabeti taşımayı hedefleyen Trans Anatolia’nın bu sene 9’ncu kez düzenlenmesine karar verilirken, parkurunda da radikal değişiklik yapılması düşünülüyor. Ajansın edindiği bilgilere göre, maratonun start noktası belirlenmedi fakat finişi için farklı bir isim öne çıktı. Üzerinde çalışılan parkur gerçekleşirse, maratonun finişi ‘Göbeklitepe’de olabilir.

2019’un Göbeklitepe yılı olarak ilan edilmesi, halen yarışın tanıtım için yurt dışında olan maratonun organizatörü Burak Büyükpınar’ın da bölgeyi mercek altına almasına ve yarışın finiş noktası için olası alternatifler arasında düşünmesine neden olduğu ileri sürüldü.  Milattan önce 10 binli yıllarda inşa edildiği bilinen ve tarihteki en eski ibadet merkezi olan Göbeklitepe, Şanlıurfa’ya bağlı Örencik köyü civarındaki Tek Tek Dağları‘nın eteğinde bulunuyor. İnşasından yaklaşık 1000 yıl kadar sonra üstü kapatılırken, 1995 yılından beri ise arkeolojik kazılarla tekrar gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Göbeklitepe Mısır piramitlerinden 7 bin 500 yıl daha önce yapıldı. Yerleşik hayata geçişlerin ilk izleri için büyük bulgular barındırıyor.

Yerleşik hayatı simgeleyen ve tarıma işaret eden buğdayın ilk izleri Göbeklitepe’de bulundu. Dinler tarihini de etkileyen Göbeklitepe, bilinen ilk ibadet merkezi. Neolitik dönemde inşa edilen yapı, yeryüzündeki ilk inanç merkezi olmasının ve buğday kalıntılılarının yanında büyük kaya parçalarının şekilli bir biçimde buraya taşınmasından ötürü, yerleşik hayatın ilk dönemlerinin başlangıcı olarak kabul edildi. 1995’te Göbeklitepe izleri bulunmadan önce insanların o çağda avcılık, toplayıcılık yapıp göçebe yaşadığı tahmin ediliyor. Göbeklitepe’de yerleşik hayata geçilmesinin kanıtlarından biri buğday, diğer sebebinin dini merkezde toplanma ritüeli olduğu düşünülüyor. Kazı ekibinin başkanı Klaus Schmidt’e göre Göbeklitepe’deki insanlar kalabalık toplulukların ibadet merkezine yakın olma arzusu nedeniyle yerleşik hayata geçti ve topluluğun ihtiyaçları doğrultusunda tarıma başlandı.

1983 yılında tarlasını süren bir çiftçi, toprak altında oymalı taş buldu. O dönem nedeni bilinmeyen şekilde hafife alınan ve fazla önemsenmeyen bu bulgunun önemi, ancak 1995’te anlaşıldı. Şanlırfa Müze Müdürlüğü, Alman arkeolog Harald Hauptmann danışmanlığında bir kazı çalışması başlattı. Sıradan arkeolojik kazılardan biri gibi sanılan bu çalışma, zamanla tespit edilen ögelerle insanlık tarihi hakkında bilinenleri değiştirdi. Tespit edilen heykeller, simgeler, taşlar, çizimler, 3 boyutlu oymalar iyice dikkat çekmeye başladı. Çalışmalar uzun yıllar devam etti ve her gelişme, arkeoloji dünyasında ve bilim dergilerinde büyük yankı uyandırdı. Bölgeyi görmek isteyenler ve gelişmeleri takip edenler arttı. 2008 yılında The Guardian gazetesinin attığı ‘Arkeologları sersemleten kazı alanı’ başlığı, bölgedeki durumu özetliyor.  Bu kronolojiye bakıldığında insanlık tarihinde ilk uygarlık olarak bilinen Sümerler’den bile 7 bin yıl önce ortaya çıkan Göbeklitepe’nin önemi daha iyi anlaşılabilir. | Göbeklitepe için kaynak; milliyet, 27 Ocak 2019 : 12.45

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Go To Top