Zevk meselesi ama…
Son haftalarda öyle ilginç gelişmeler oldu ki…
Yazmamam için beni zor zaptettiler!
Olsun yurt içinde, olsun yurt dışında…
Olsun foto albümlerinde…
Olsun tepe yönetimde…
Köprünün altından çok sular geçti!..
Emme ve lâkin, yazmama kararı aldık.
Ve yazmayacağım.
Spor zarar görmesin ve görmemeli de…
Ama, görmedik, duymadık, bilmiyoruz, sanılmasın.
Bu pasajı geçiyorum.
Biliyorsunuz her konuda öncelikle başa koşanlar mercek altına alınır.
Lider olmak zordur, sorumluluk, hem de ağır sorumluluk gerektirir.
Tabiatı ile de bu konumda olmak zordur…
İthâl bir otomobil markası var, mâlumunuz…
Dünyada ve yurdumuzda pazar payını arttırmakla meşgul hep…
Amerika’daki emisiyon skandalı olmasa, krallığını ilan edecekti neredeyse.
Yakalandı, edemedi.
Bu gelişme, işin teknik konusu ile ilgili.
Yâni, ahlâkla âlâkalı bir teknik konu!
Ülkelerin yasalarını ilgilendiren…
Ben ise, işin felsefesindeyim…
Düşünün bir…
Zengin bir adamsınız…
İki çocuğunuza ve eşinize yeni otomobil almak üzere…
Mâlum markanın bayisine gittiniz…
Ailenin dört ferdi de, zevkine uygun bir kasa beğendi…
Zevkler de beyazda birleşti ve satın aldınız.
Dört otomobili de yan yana garajınıza çektiniz.
Ertesi sabah yaşanacak kargaşayı düşünebiliyor musunuz?..
Ailenin dört ferdi, dört beyaz otomobilin etrafında deli gibi dönüp duruyor.
Ve bir birlerine, ‘’Yaa hangisi benimkiydi?..’’ diye söyleniyorlar…
Komedi…
Sebep mi?..
En ucuzundan, en pahalıya, dört aracın da burnunun aynı olması!..
Tam o sırada, çiftliğin kâhyası da gelmez mi?
Adam, ‘’Patron, günlük işler için bir de van alsak demez mi?’’
Patron da adama uyup van alsa eğer, aynı araçtan evde beş tane olacak mı?
Aile de her sabah kafayı yiyecek mi!?..
Kusura bakmayın, otomobil almak bir zevk meselesi ama…
Ben ailenin patronu isem eğer…
Bir dalda beş kuş işine aklım ermez…
Mantığım da…
Zevkim de…
